-->

24 Temmuz 2017 Pazartesi

Açık Konuşalım...

Yine uzun bir ara verdim değil mi? Aslında o sırada bu blog çok açıldı, çok mevzu anlatılacaktı. Hatta bir penguen belgeseli bile yayınlamaya karar verdim arada, malum ülkede de mühim mevzular olduğunda olaylar akıp giderken biz belgesel izliyorduk. Ben de olup biteni herkesten habersiz yaşarken bir belgeselle ortamı şenlendirebilirdim. Ya da her zaman yaptığım gibi buradan giydirebilirdim. Fakat bana garip bir şey oldu. Tam laf sokacağım, bir kalp sızısı, bir vicdan. Hadi soktum diyelim, yine bir sızı. Kimseyi istememe hali...
Sadece saatlerce çalışma hali...
Uzun muhabbetlerden de sıkılır oldum. Ağız tadıyla bir dedikodu yapamıyorum. Tam yapacağım, bir sıkıntı geliyor. Ay ben bu aralar hiç çekilmiyorum sayın okur. Sanki hayat akıyor, ama benim odamın dışında bir yerde. Ben seyrediyorum ama onunla beraber akmıyorum.
Bir de iğrenç bir telepati durumu var hayatımda bir kişiyle. Çok fena. Hayatımda böyle olmadım. Tamam birini düşünürsün arar vs. bunu hepimiz yaşıyoruz. Keşke öylesi olsa , umrumda olmaz. Ama hayatından çıkarttığın bir insanı, merak etmek istemiyorsun. Stalklara doyamayan ben onu bile yapmak istemediğim bir dönemdeyim şu an. Ona bile üşenecek durumdayken. İçimde bir ses durmadan beni sinir ediyor.
Mevzu maalesef Bay Aşk. Bu zat-ı muhteremle mevzuyu malum kapattık. Ben önce bir göçtüm. Kırmızı Kafa beni gördüğünde garip baktı. Sonradan itiraf etti, küçülmüşsün diye. İşte o görüntü o his neydi onu irdeledim önce çocuk gibi kalmamın sebebini irdeledim. Şimdi irdeledim deyince de baya uzun uzun oturup düşündüm sanılmasın. Çünkü benim bir mevzuya öyle uzun uzadıya odaklanmam pek mümkün olmuyor. Neyse o konuyu başka bir gün kendimi de göme göme anlatırım. Gelelim küçülme olayına, artık bu olay omuzlarıma nasıl yük olduysa benim, ruhum nasıl daraldıysa benim, içim bana nasıl küstüyse artık, beni böyle gören olmamıştır daha önce. Hoş kırmızı kafa ve abimden başka bir de bir kaç kafa dağıtacak bana beni anlattırtmayacak insanı aldım hayatıma, o kadar. Kimseyi istemez bir hal almışım. Öyle basit bir aşk acısı falan değildi bu. Aşk acısı da değildi zaten. İçim ezildi. Kendime küstüm, kendime yakıştırmadım, kendime kızdım. Tam 1 ay şuursuz yaşadım. Gülüyormuş gibi yapmak, uyuyormuş gibi yapmak, dinliyormuş gibi yapmak, kısacası yaşıyormuş gibi yapmaktı 1 ay benim için. Bitkisel hayatın bir tık üstünde oturmuş, kahvemi içiyorken garip bir şey olmaya başladı. Bay Aşk'ın hiçbir şeyiyle ilgilenmiyorken içimde garip bir his oluşmaya başladı. Çok salak mevzular için olmasa güzel bir özellik ama nedense hep bir stalk'a yöneltme durumu. Şimdi şöyle, adamın instagram hesabı açıktı, bundan bir süre önce durup duruken dedim ki yarın kilitleyecek, kilitledi.Üst üste fotoğraf paylaşan bir tip değil, paylaşacak diyorum paylaşıyor. Sonra şu gün whatsapp fotoğrafını değiştirecek diyorum, o gün değiştiriyor. Sonra dün gece çalışırken kafamda durup duruken Sibel Alaş'ın bir şarkısı dönmeye başladı. Hem de öyle bilinen bir şarkısı değil. "Bin yıldız" diye bir şarkı. Şarkı o kadar eski ki, şarkıyı kafamda yarım yamalak döndürdüm, delirdim, sonra buldum şarkıyı, indirdim, takılmış plak gibi bütün gece dinledim. Ulan dedim niye taktım bu şarkıya ben, sözlerini bile hatırlamıyorum doğru düzgün. Bugün insan içine çıkmaya karar verdim. Alışverişe gittim. Bir insanın kafasından Elbise seçerken şu geçer mi? "Kilitlediği hesabı şu an açtı". Kendime artık bu saçma sapan tesadüflerin hissinden kurtulmam gerektiğini ispatlamak için üşenmedim, elimdeki elbiseleri olduğu yere bıraktım. Çantamdan telefonu çıkarttım ve kilitli hesabı gördüm. Oh dedim. Kurtuldum çünkü aklımdan geçsin istemiyorum. Ben artık hiç böyle şeyler yapmak istemiyorum. Tam telefonu çantama atıcam, sayfayı yeniledim, hesap açıldı. O fotoğrafı yerim. O ayrı. O konuya girmeyeceğim. Adam piç, koyar öyle fotoğraflar. Onda sıkıntı yok. Altında Ali Lidar'ın içinde " yıldız " geçen bir şiirini paylaşmış. Ve ben Ali Lidar severim. Ama o anda benim beynim nasıl dönmüşse ben onun Ali Lidar şiiri olduğunu hatırlayamadım. Google'a yazmaya da öyle bir üşendim ki. Bizzat kendisine öküz gibi sordum. Öküz gibi de cevap aldım. Cidden adamla dalga geçiyormuş gibi sormuşum yalnız. Hoş şu var. İçimi bildiğini idda etmişti bir zamanlar. Hadi bakalım, sen de hissetsene benim hakkımda bir şeyler. Nerdeee? Yalnız Allah'ım burada bana bir hissetme lüksü vereceksen illa, daha verimli ve mühim konular üzerinde çalışsak? Ya çok komik değil mi sanki beynimin içinde bir yer var, bildirimleri ac kısmına tıklamışım beynime bildirim geliyor. Gelmesin kardeşim. Tamam ben daha önce bu blogda herkesi anlattım, tamam ben twitterdan laf soktum. Tamam ortama bir aylık stalk'a 30 gb internet harcadım. Ama istemiyorum. Bu sefer gerçekten istemiyorum.
Eski sevgili instagram hesabı açma kapama zamanı benim hayatıma olumlu ne katabilir? Artı ben bakmayacakken bile aklımdan bu geçince bakıyorum. Bana gelen ilham mıdır bu? Evren'den mesaj mıdır? Neyse ben onu istemiyorum. Böyle telepati olmaz olsun. Ya da şu var, adam o kadar ben ki, ben biliyorum ne yapacağını. Ama bunun içinde düşünmek kafa yormak lazım değil mi? Bu öyle olmuyor, ilham gibi birden geliyor 🙃 Illa ilham gelecekse ne bileyim bir şiir olur, beste olur, instagram bildirimi nedir yahu? Yani yapayım bir beste , kendi karga sesimlr yılın sanatçısı olamasam da, satayım en azından. Neyse dönelim mesaj konusuna, o bir basiret bağlanmasıdır. Hüķümsüzdür. Şiir çok güzeldi beynim bulanıktı buhranıdır.
Böyle mesaj atınca da 24 saat adamın hesaplarını didikleyen boş insan tipine büründüm.O nerden bilecek bu saçma sapan his meselesini. Artı kim inanır?  Şu an gözümde onun kafası, kafanın yanında bir düşünce balonu, balonun içinde ben ve alnımda boş insan yazıyor. çok fena oluyorum. İçimi de nah biliyor. Al işte bak boş insanım ben şu an. Ortalama 9 saat çalışan, tatil günü olmayan, boş kalan bütün zamanlarında da ikinci kitabı yazan ben, boş insan statüsüne düştüm. Ben bu hisleri napayım ki şimdi? Hislerime de kırgınım şu an evet.
Başka tesadüfler de var bir de...
Teker teker yazsam, telepati tezi olurum.
Ama ben tez olmak istemiyorum.
Ben sadece mutlu olmak istiyorum...






Hiç yorum yok :

Yorum Gönder